Ayşe ile tanışın. Kendisi bir start-up’ta Ürün Yöneticisi. Ayşe şimdi ivme yakalayan bir uygulama için kritik bir karar aşamasında. Ürün artık müdavim bir kullanıcı kitlesine sahip olmuşken, daha da fazla kişiye ulaşmak için büyük bir avantaja da sahip. Yeni bir özellikle birlikte daha yüksek dönüşüm oranları yakalamaya çok müsait. Ancak yeni bir özellikle çıkagelmek de halihazırdaki müdavimleri de üzebilir. Bu durumda Ayşe, hangi kararı almalı? Elbette bu zorlu bir karar. Her iki karar da getiriye, götürüye sahip. Ama odaklanacağımız konu, hangi kararı alması gerektiği değil; bu kararı alma süreci ve mekanizmasının ta kendisi. Bugün, PM nasıl karar alır içeriğinde biraz da psikoloji semalarında dolaşıp, karar alma mekanizmalarından bahsedeceğiz.
İçindekiler
- Nasıl Karar Alırız?
- Sistem 1 ve Sistem 2 İşbirliği
- Ürün Yöneticisi Kararlar Alırken Hangi Sistem Devrededir?
- İkili Karar Verme Sisteminden Dersler
Nasıl Karar Alırız?
Elbette karar alırken, ya da bir yargıda bulunurken devreye giren pek çok sistem mevcut. O sistemler arka planda çalışadursun, insanlık olarak bu mekanizmaları keşfederek kendimize, dünyamıza ve kararlarımıza da bir nevi aynadan bakabilir olduk. Neurodesign içeriğimizde de insanların nasıl düşünüp karar aldığına dair görüşlerin de ne yönde değiştiğini ele almıştık. Şimdi çok geniş kitleler tarafından kabul edilen, belki de pek çoğunuzun da tanıdığı karar alma mekanizmasına kısaca bakalım:
Sistem 1:
- Sezgiseldir.
- Yargılara anlık olarak varılır.
- 1 saniyenin altında bir sürede sonuca varılır.
- Efor gerektirmez.
- Kasıtsızdır.
Örnekler: 2x2 nedir sorusuna yanıttan, bazı ahlaki sorulara kadar geniş bir aralıkta, Sistem 1’in anlık olarak verdiği çıktılara dayanarak günlük ya da iş hayatımızı şekillendiriyoruz.
Sistem 2:
- Rasyoneldir.
- Yargıya varması zaman alır.
- 1 saniyenin üstünde, ucu açık şekilde zaman alır.
- Efor gerektirir.
- Kasıtlıdır.
Örnekler: Ne giyeceğinize karar vermekten, doğru bir yatırım aracı seçimine kadar, vargıya varması görece uzun ve zorlu olan süreçlerde Sistem 2 devreye giriyor.
Bu ikili karar verme sistemi, akıllara Kahneman’ı getirse de, aslında daha da geriye giriyor. Peki neden bu ikili sistemi ortaya atan kişi Kahneman olarak akıllara kazınmış?

Sistem 1 ve Sistem 2 İşbirliği
Kahneman’ı bu sistemle ünlü yapan elementlerden biri de, bu sistemin iki kolu arasındaki ilişkiyi tanımlama tarzıydı. Kahneman’a göre anlık olarak vardığımız yargılar, inançlar ve izlenimler aslında Sistem 2 için bir nevi yakıttı. Sistem 2, yani rasyonel kararlar, Sistem 1’den bağımsızca işlenmiyordu. Ama en önemlisi, Jonathan Haidt’in de önerdiği gibi, Sistem 2, aslında Sistem 1’i gerekçelendirmek için kullanılıyordu.

Ürün Yöneticisi Kararlar Alırken Hangi Sistem Devrededir?
Her ürün yöneticisinin yoğurt yiyişi elbette farklı olabilir. Ama her ürünün başından geçenler belli ortak noktalara, benzer karar verme süreçlerine de sahiptir. Peki ürün yöneticileri Sistem 1 ile mi karar vermeli, Sistem 2 ile mi? Ya da Sistem 1 ve Sistem 2 arasındaki işbirliği, bir ürün yöneticisinin kararlarında ne şekilde kendisini göstermelidir?
Hızlı Kararlarla Ürün Yönetimi
Bu aşamada Sistem 1’deki karar alma hızını bir kenara koyarak, daha çok analojik bir ilişki üzerine konuşabiliriz. Yani, yavaş karardan kastımız, bu yargıya illa ki 1 saniye altında varılmış olması demek değil. Yine de karara hızlı varmak, harekete hızlı geçmek ve “sezgilere” güvenme açısından benzerliği dolayısıyla Sistem 1’e dayandırabiliriz. Sorumuz ise şu:
Bir PM Sistem 1 ile Karar Almalı mıdır?
Buna yanıtın “evet” olması gereken durumlar söz konusu. Çünkü Ürün Yönetimi süreçleri uzun olsa da, sayıca çok fazla yapılacak iş vardır. Ayrıca, sürekli bir meşguliyet ve acele durumu Ürün Yöneticilerinin rutinlerindendir. Bu durumda karar alma sürecinin uzaması, yanlış karar vermek kadar hatalı olabilir. Bu aşamada Ürün Yöneticisi sezgilerine güvenerek, yani Sistem 1’e dayanarak kararlar alabilir. Bu, iş süreçlerinin daha hızlı yürümesi ile tüm ekip için de daha verimli bir çalışma ortamı da sağlayabilir. Peki bu kararlar, bir nevi yazı tura atmak mı? Ne derece güvenilir ve tutarlıdırlar? Okumaya devam.
Uzman Sezgiler (Expert Intuitions)
Tenis oynadığını düşün. Karşıdan gelen topun dışarı çıkıp çıkmama ihtimalini ne şekilde hesaplayıp, nasıl hamle yapıyorsun? Bu tahmininde ve aldığın eylemde ne kadar başarılısın? Bir de profesyonel tenis oyuncularını düşünelim. Onların sezgileri ile kendimizinkini kıyaslayalım. İşte uzman sezgiler de çok benzer şekilde çalışıyor. Ürün Yöneticileri de bu meslekte olduğu sürece çok fazla şey görüyor, çok fazla karar alıyor ve süreç sonunda ürünün dünyasını avucunun içi gibi öğreniyor. İşte bir önceki kısımda “acele kararların” yazı tura misali olup olmadığına yanıt, PM konusunda edinilen tecrübede yatıyor. Yani bir Ürün Yöneticisinin sezgileri ve sezgisel kararları da bu noktada güvenilirliğini ispatlıyor. Çünkü karar almak için uzun uzun düşünme ve araştırma ihtiyacını, geçmiş deneyimleriyle kompanse ediyor diyebiliriz.

Rasyonel Kararlar Çıkmazı
Rasyonel kararlar, yani Sistem 2 çıktıları, uzun uzun düşünme, araştırma sonucunda alınıyor. Elbette her karar aceleye gelmemeli. Ancak, Sistem 1 ve Sistem 2’nin arasındaki ilişkiler, Ürün Yöneticilerinin karar alma süreçlerinde hatırlaması gerekenlerden. Çünkü belirttiğim üzere, bazen uzun uzun düşünüp en rasyonel kararı aldığımızı düşünsek de, bazen bu kararlar Sistem 1’in çıktılarının türevi, ya da savunması oluyor.
Sistem 2’nin Sistem 1’e Bağlılığı: Peki bu PM’ler İçin Ne Demek?
Bu aşamada bir de Jeff Bezos’un da bize bahsettiği, doğrunun her zaman sevimli olmadığı konusunu hatırlayalım. Bazen, karar alırken yalnızca doğrunun peşinden gitmek kolay olamıyor. Fikirler, kişisel kanılar, tercihler gibi pek çok konu Sistem 1 ile hızlı hızlı üretildikçe, Sistem 2’de tüm efora rağmen en rasyonel karardan adım adım uzaklaşabilir sezgilerin ardında. İşte Ürün Yöneticileri zorlu kararları alırken, sık sık kendilerine şu soruyu sormalı: “Acaba doğrunun mu yoksa konforun mu peşindeyim?” Bu sayede PM’ler kendilerini rasyonel kararlar alma esnalarında, yeniden Sistem 2’ye ağırlık verip doğruya daha da yakınlaşabilir.

İkili Karar Verme Sisteminden Dersler
Bu içerikte özellikle Kahneman ile ünlenmiş karar verme sistemlerini gözden geçirdik ve Ürün Yönetimi dünyasına nasıl yansıdıkları üzerinde tartıştık. Bu içerikte asıl amaç, Ürün Yöneticilerinin karar verme süreçlerinde yaşadıkları zorluklara farklı bir pencere açmak ve en iyisi için öneriler sunmaktı. Bazen ürün dünyasında hızlı karar, doğruya daha yakın karardır. Bu hızlı kararlarda da doğruluktan taviz vermek anlamına gelmiyor. Çünkü, Ürün Yöneticilerinin uzmanlığı ve deneyimi devreye girerek, gerekli yönlendirmeleri de yapabilir. Bazen, karar vermek için kolları sıvayıp, uzun uzadıya düşünmek de, doğruyu garantilemez. Bu noktada kendi karar verme sürecimizi de sorgulayarak, kararın yönünü yine doğruya çevirebiliriz. Kısacası, karar verme süreçleri Ürün Yöneticileri için çoğu zaman bir bulmaca gibidir. Ancak deneyim, sezgiler, akılcılık, veri gibi pek çok element karar aşamasında bazı ipuçları sağlayacaktır. Kim bilir, belki aldığın karar doğru, belki de yanlıştır. Önemli olan, bu karardan da dersler çıkarmak, her zaman en iyisi için çabalamaktır.