Design thinking, bir SaaS şirketinin gelirini son çeyrekte yüzde 15 artırmaktan evsizlik sorununa çözüm bulmaya kadar pek çok sorun için nihai yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. Sorunlara tasarımla çözüm bulmak ve insan hayatını dönüştürmek için tasarım odaklı düşünme yaklaşımına bu denli güvenmekte haksız değiliz. Design thinking, iş dünyasında herkesçe benimsenmesinin yanı sıra, okullarda da daha fazla okutulmalı. Peki, design thinking, bir nevi kurşun geçirmez bir yöntem midir? Her uyguladığımız zaman, pozitif sonuç getirir mi? Maalesef hayır. Peki neden? Design thinking, ne zaman açmaza girer? Tasarım odaklı düşünmenin limitleri nelerdir? Bu limiti aşmak mümkün müdür?
İçindekiler:
- Design Thinking (Tasarım Odaklı Düşünme) Nedir?
- Design Thinking’in Soy Ağacı: Tasarım Odaklı Düşünce Ortaya Nasıl Çıkmıştır?
- Design Thinking Limitleri Nelerdir?
- Design Thinking Yaklaşımı Nasıl Başarılı Bir Şekilde Uygulanır?
- Yapay Zeka Design Thinking Limitleri Üzerine Konuşuyor!
Design Thinking (Tasarım Odaklı Düşünme) Nedir?
Design thinking, yani tasarım odaklı düşünme, insanların ihtiyaçlarını karşılamak için doğru teknolojinin, doğru şekilde kullanılması ile zorlu sorunlara kesin çözümler üretmek için başvurduğumuz, sistemli bir yaklaşımdır. Tasarım odaklı düşünme ile çözüm üretmek için, birden fazla teknik bulunmaktadır. Tüm bu yöntemlerin temel amacı, kullanıcı ihtiyaçlarını, kaygılarını, acı noktalarını anlamak ve insanı merkeze alarak çözüm üretmektir. Tasarım odaklı düşünme ile şekillenen bazı projelerin sonucunda ise inovasyon gerçekleştirmek ideali yer alır.
Design Thinking’in Soy Ağacı: Tasarım Odaklı Düşünce Ortaya Nasıl Çıkmıştır?
- 1960 – “Design Science Decade” Kavramı: Buckminster Fuller, insan ve çevre sorunlarını bilim, teknoloji ve rasyonaliteyle çözmek için "tasarım bilimi devrimi" çağrısı yaptı.
- 1967 – "Wicked Problems" Terimi Ortaya Çıkıyor: Horst Rittel, çözümü karmaşık ve çok boyutlu olan problemlere "wicked problem" adını verdi.
- 1969 – Tasarım Bir Düşünme Biçimi Olarak Tanımlandı: Herbert Simon, The Sciences of the Artificial kitabında tasarımı bir düşünme biçimi olarak ele aldı.
- 1973 – Görsel Düşünme ve Problem Çözme: Robert McKim, Experiences in Visual Thinking kitabında sol ve sağ beyin işleyişini birleştiren problem çözme yöntemlerini anlattı.
- 1982 – Tasarımcıların Problem Çözme Yaklaşımı: Nigel Cross, Designerly Ways of Knowing makalesinde tasarımcıların çözüm odaklı yaklaşımlarını analiz etti.
- 1980 – Bilim ve Tasarımcıların Farklı Problem Çözme Yöntemleri: Bryan Lawson’ın deneyleri, bilim insanlarının problem odaklı, tasarımcıların ise çözüm odaklı yaklaştığını gösterdi.
- 1987 – Peter Rowe ve Mimari Tasarım: Peter Rowe, Design Thinking kitabında mimari tasarımcıların düşünme süreçlerini analiz etti.
- 1991 – IDEO’nun Katkısı: IDEO, tasarım düşüncesini yaygınlaştıran adımlar atarak kullanıcı dostu araçlar geliştirdi.
- 1992 – Tasarım Düşüncesi ve "Wicked Problems” (Çetrefilli Sorunlar): Richard Buchanan, tasarım düşüncesinin uzmanlık alanlarını birleştirme gücünü ele aldı.
- 2004 – Stanford d.school Kuruldu: David Kelley, Hasso Plattner Institute of Design’ı kurarak tasarım düşüncesinin gelişimini hızlandırdı.
- 2020’ler – Karmaşık Problemler İçin Yeni Yaklaşımlar: Don Norman ve diğer uzmanlar, "wicked problems" yerine "complex socio-technical systems" terimini tercih etmeye başladı.
Design Thinking Limitleri Nelerdir?
Önyargı ve Varsayımlarla Hareket Etme
Tasarım odaklı düşünme, kullanıcıları anlamak, yaşadıkları problemleri görmek, problemlerin sebeplerini saptamak ve uygun bir çözüm bulmak için işlevseldir. Bu asıl amaca varmak için farklı farklı design thinking teknikleri uygulanıyor. Örneğin 5 adımlı design thinking yöntemi; empati kurma, problem tanımlama, çözüm fikri üretme, prototipleme ve çözümü test etme aşamalarından oluşuyor. Önyargı ve varsayımlar ise tasarım odaklı düşünmenin ilk aşamalarında ortaya çıkabiliyor. Örneğin, sağlık hizmetleri uygulaması tasarımında araştırmacı ya da tasarımcı, ileri yaştaki insanlarla empati kuramıyor ve kendisi ile aynı teknoloji okur-yazarlığına sahip olduğunu varsayıyor. Bunun sonucunda gelişen çözüm ise, kullanıcıyı merkeze almakta yetersiz kalıyor ve çözüm gerçekleşmiyor. Şimdi, tasarım odaklı düşünme aşamalarını ve kullanılabilir çözümler üretmeyi sekteye uğratan bazı önyargı türlerine ve sonuçlarına bakalım:
Kullanıcı Araştırmalarında Cognitive Bias (Bilişsel Önyargı)
Kompleks Sistemler ve Sorunlarda Geçici Çözümler
Tasarım odaklı düşünme merkeze insanı alırken, sistem odaklı düşünme ise sistemleri alır. Yani biri problemleri oldukça mikro ölçekte çözmeye yoğunlaşırken, diğeri sistem ölçeğinde yoğunlaşıyor. Elbette her iki yaklaşımın da oldukça büyük avantajları var. Ancak tasarım odaklı düşünme, sistemin bir parçasında ortaya çıkan sorunları elimine etmekte çok daha başarılıyken, bu sorunun ortaya çıkmasına sebep olan, derinde yatan sorunları saptamakta yetersiz kalır. Örneğin, tasarım odaklı düşünme, teknoloji olur-yazarlık seviyesi düşük olan ileri yaştaki kullanıcılar için daha büyük butonlarla çözüm üretebilir. Ancak sistem odaklı düşünme, neden ileriki yaştaki insanların bu teknolojiye alışamadıkları konusunda kafa yorar. Bunun sonucunda kullanıcıların eğitimini, uygulamadaki destek süreçlerini ve sağlık profesyonelleri ile ilişkilerini de göz önünde bulundurarak daha sürdürülebilir bir çözüm sağlayabilir. Kısacası, tasarım odaklı düşünme zorlu soruları çözüme kavuşturma misyonu taşısa da, sistem odaklı düşünme bu konuda daha etkili çıktılar üretiyor.
Çözüm Fikirlerini Hayata Geçirmenin Öngörülemez Zorlukları
Tasarım odaklı düşünme, kullanıcıyı tanımak, ihtiyaçlarını anlamak ve çözüm önerisi sunmak için oldukça üretken bir yaklaşım sağlıyor. Ancak çözüm uygulamaya almak geçirme, ölçeklendirme ve faydalarını gerçek zamanlı olarak görme aşamalarında tasarım odaklı düşünmenin etkisi kayboluyor. Çünkü tasarım odaklı düşünme uygulamaya yeterince alan bırakmazken, çözüm önerilerini hayata geçirmek için zaman, bütçe ve fizibilite sorunlarına yoğunlaşmıyor.
Paydaşların Değişime Karşı Direnmesi
Yenilikçi ve inovatif çözümler getirmek için oldukça kıymetli olan tasarım odaklı düşünme, bazen ilk anda yenilgiye uğruyor. Çünkü paydaşların yeniliklere karşı çekimser yaklaşması, kaygıları ve önyargıları, çözüm fikirleri bulmak için bir araya gelen ekibi oldukça kısıtlıyor. Bunun sonucunda da yenilikçi fikirler göz önünde bulundurulmadan masadan kaldırılıyor. Buna ek olarak, dirençli tutum prototipleme ve test aşamalarında da tasarım odaklı düşünmeyi sekteye uğratıyor. Çözüm önerisi her ne kadar doğrulanmasa bile, bunun hayata geçmesi için paydaşlar baskıda bulunuyor. Sonuç olarak tasarım odaklı düşünme doğru bir şekilde pratik edilemiyor.
Design Thinking Yaklaşımı Nasıl Başarılı Bir Şekilde Uygulanır?
Tasarım odaklı düşünme her zaman en kullanılır çözümleri, inovasyonu ve büyük değişimleri beraberinde getiremiyor. Bunun nedenlerini önyargı, kompleks sistemler, uygulama ve değişime karşı direniş olarak sıraladık. Ancak bu zorluklar tasarım odaklı düşünme yerine farklı bir yaklaşımın adapte edilmesi gerekliliğini ortaya koymuyor. Tam tersi, tasarım odaklı düşünmenin çok daha doğru ve etkili bir şekilde kullanımı için motivasyon sağlıyor. Çünkü bu zorlukları aşmanın sırrı yine tasarım odaklı düşüncede yer alıyor. Şimdi, her bir zorluk için nasıl bir yol izlemeniz gerektiğini kısaca aktaralım:
Yapay Zeka Design Thinking Limitleri Üzerine Konuşuyor!
Tasarım odaklı düşünme, kullanıcı ihtiyaçlarına odaklanan, yaratıcılığı ve yeniliği teşvik eden bir problem çözme yaklaşımıdır. Ancak, bu yaklaşımın benimsenmesi, değişime karşı direnç, kaynak kısıtlamaları, karmaşık ekosistemler ve liderlik uyumsuzluğu gibi zorluklarla karşılaşabilir. Bu engelleri aşmak için liderlik taahhüdü, eğitim, yenilikçi bir kültür oluşturma, müşterilerle empati kurma, çapraz fonksiyonel işbirliği ve veri odaklı içgörülerin kullanılması gereklidir. Tasarım odaklı düşünmenin bir organizasyonun kültürüne entegre edilmesi, gerekli kaynakların sağlanması ve süreklilik, organizasyonların yeniliği yönlendirmelerine ve değişen pazar ihtiyaçlarına uyum sağlamalarına olanak tanır, böylece mevcut durumu geliştirir.