Bütün, parçalarının toplamından daha büyüktür. Bunu mümkün kılan şey ise, göremediğimiz, dokunamadığımız ama faydasından şüphe duymadığımız sistemlerin ortaya çıkmasıdır. Belki bütünün parçalarının tek başına hiçbir kullanımı, faydası yoktur. Ama bir araya efektif bir şekilde gelen bu parçalar, çalışan bir sistemin kompozisyonunu oluşturur. Bir motorun parçaları gibi düşünün: her bir parçanın bir araya gelmesiyle çalışan bir sistem ortaya çıkar. Bugünkü konumuz da sistem odaklı düşünme oluyor. Sistem odaklı düşünme nedir, nasıl efektif ve üretken süreçler yaratır? Sistem odaklı düşünme, tasarım odaklı düşünmeden nasıl farklıdır gibi pek çok konuya değinerek, parçaları bir araya getirecek ve toplamından daha fazlasını elde edeceğiz.
İçindekiler:
- Sistem Odaklı Düşünme Nedir?
- Sistem Odaklı Düşünmenin Eksikliğinde…
- Sistem Odaklı Düşünme versus Tasarım Odaklı Düşünme
- Sistem Odaklı Düşünme İnsan Merkezli Çözümler Yaratabilir mi?
- Sistem Odaklı Düşünme Çerçevesi ICEBERG ile Tepeden Tırnağa Sorun Tespiti
- Yapay Zeka Sistem Odaklı Düşünme Hakkında Konuşuyor
Sistem Odaklı Düşünme Nedir?
Sistem odaklı düşünme (system thinking) bir problem çözme yaklaşımıdır ve holistik bir bakış açısı ile bütünü, ilişkileri ve parçaların birbirini nasıl etkilediğini inceler. Bu yaklaşımın temel hedefi, kompleks sorunları anlamak, karar verme stratejilerini iyileştirmek ve sürdürülebilir çözümler geliştirmektir. Sistem odaklı düşünme, ilhamını doğadaki sistemlerden alır; örneğin ekosistemler, insan bedeni ve hatta evrenin kendisi… Gerçek dünya uygulamalarına baktığımızda ise araçlar, eğitim sistemi, arz-talep zinciri ve Spotify birer örnek teşkil eder.
Sistem Odaklı Düşünmenin Eksikliğinde…
- Sorunları Parça Parça Çöz(eme)me: Sistem odaklı düşünme pratik edilmediğinde, ekipler sorunun kök nedenlerine inemez, yalnızca görünür bölümlerdeki semptomlarını ortadan kaldırmaya çalışır. Bu da sorunların nüksetmesine neden olur.
- Efektif Olmayan Kararlar ve Karar Verme Süreçleri: Sorunların kök nedeninin saptanamadığı durumlarda liderler, kararlarını izole şekilde vermek durumunda kalır. Bu da, kararların olası sonuçları saptanmadan alınmasına ve potansiyel sorunlara yol açar.
- İnovasyonun Önüne Set Çekme: sistem odaklı düşünme, organizasyon ve iş süreçlerine daha geniş açıdan bakarken, derinlerde yatan fırsatları da saptamaya yardımcı olur. Ani tepkiler, insan bağımlı sistemler ve içgörü eksikliği ise, inovasyon için kaldıraç noktalarını belirleme önünde büyük engellerdir.
- Verimsiz Kaynak Yönetimi: Organizasyonun iyice karmaşık hale gelmesi, iletişimde güçlükler ve hem zaman hem de para kaybına yol açan etmenlerin ortadan kaldırılması, sistem odaklı düşünme olmaksızın sürekli ötelenecektir.
Sistem Odaklı Düşünme versus Tasarım Odaklı Düşünme
Tasarım odaklı düşünme, herkes ve her organizasyon için altın değerindedir. Çünkü bu yaklaşım merkeze insanı alır ve zorlu sorunlara kalıcı çözümler getirmek için oldukça efektif, hatta bazen devrim niteliğinde, stratejiler geliştirir. Yani bir yanda insana odaklanan tasarım odaklı düşünme, öte yanda en geride durarak, bütüne holistik bir açıdan bakan sistem odaklı düşünme… Şimdi bu iki bakış açısının özelliklerini karşılaştırıp, avantaj ve dezavantajlarıyla daha yakından tanıyalım:
Sistem Odaklı Düşünme İnsan Merkezli Çözümler Yaratabilir mi?
Örneğin DesignOps, sistem odaklı düşünme ile sürdürülebilirlik ve ölçeklenebilirliği getiren organizasyonlar yaratma konusunda bir çerçeve sunuyor. Ancak bunu yaparken, vurguladığı temel değişim ise organizasyonları insana bağımlılıktan kurtarması ve sistem odaklı düşünmeyle yapılandırması oluyor. Design thinking vs system thinking kıyasında da gördüğümüz gibi, sistem merkezli ve insan merkezli iki bakış açısı birbirinden oldukça farklı. Ancak insanların hayatlarını kolaylaştıracak çözümler üretmek, sistem odaklı düşünme ile mümkün mü? Bunun için devreye insan merkezli sistemleri giriyor:
İnsan Merkezli Sistem Nedir?
İnsan merkezli sistemin formülü, sistem odaklı düşünmenin analitik ve holistik yapısını, tasarım odaklı düşünmenin yaratıcı ve insan merkezli odağıyla birleşiminden meydana geliyor. Yani kompleks sorunların aşılması için çalışan sistemler yaratmanın objektifinde insan yer alıyor. Kısacası insan merkezli sistemlerde asıl kaygı birden fazla paydaşın sorunlarını anlamak ve çözüm üretmektir. Bunu mümkün kılmak için sistemler yaratılarak, bu çözümlerin gerçekçi ve kalıcı olması hedeflenir.
Sistem Odaklı Düşünme Çerçevesi ICEBERG ile Tepeden TırnağaSorun Tespiti
Sistem odaklı düşünme, parçaların birbiri ile en doğru şekilde etkileşim içinde olup, bütünün sürdürülebilir şekilde çalışmasını amaçlar. Bu noktada her bir parça, ya da ICEBERG modelinde katman, sorun tespiti ve çözümünde tek tek göz önünde bulundurulur. Bu katmanlar:
- Olay Katmanı: Dünyayı genellikle olaylar düzeyinde algılarız; örneğin, sabah uyandığımızda soğuk algınlığına yakalandığımızı fark etmek gibi.
- Desen (Örüntü) Katmanı: Olayların altına baktığımızda zaman içinde tekrar eden benzer örüntüler görebiliriz; örneğin, yeterince dinlenmediğimizde daha sık soğuk algınlığı geçirdiğimizi fark etmek.
- Yapı Katmanı: Örüntülerin neden oluştuğunu sorguladığımızda, genellikle altta yatan yapılarla karşılaşırız; stresli bir iş ortamı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları veya sağlıklı gıdalara erişimin zorluğu gibi.
- Zihinsel Model Katmanı: Yapıları sürdüren temel inançlar ve değerler zihinsel modellerdir; örneğin, kariyerin kimliğimizin vazgeçilmez bir parçası olduğu, sağlıklı gıdanın pahalı olduğu veya dinlenmenin tembellikle ilişkilendirildiği inançlar.

Tüm bu katmanların yüzeyden derine analizi sonrası, kök nedenler daha görünür olur. Böylece sorunları kısa süreliğine çözüp yeniden ortaya çıkmasını beklemek yerine, kök nedenlere doğrudan müdahale etmek daha mümkün hale gelir. Bu müdahale bir tasarım çözümü, süreç optimizasyonu veya organizasyonel değişiklikler olabilir.
Yapay Zeka Sistem Odaklı Düşünme Hakkında Konuşuyor
Sistem odaklı düşünme, karmaşık sorunları bir bütün olarak ele almayı ve sistemin tüm öğelerinin nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamayı vurgular. Bu yaklaşım, bireysel öğeleri izole etmek yerine, tüm sistemi dikkate alarak çözüm geliştirmeye yönelir. Örneğin, hızlı moda ve sanayi tarımı gibi alanlarda, sistemin farklı bileşenlerinin (giyim atıkları ve toprak kalitesi bozulması gibi) olumsuz sonuçlarını inceleyerek, sürdürülebilir ve toplumsal değerlerle uyumlu çözümler üretmeye odaklanır.