World Usability Congress (Dünya Kullanılabilirlik Kongresi) sırasında hazırlanan 2025 UX Tasarım Trendleri Raporu’na yakından bakalım. Bu raporda öne çıkan ve geleceğe dair öngörüler içeren başlıklar şöyle:
- Sürdürülebilir UX
- Risk Yönetiminde UX Research
- AI ve İnsan Merkezli Tasarım
- UX’te Soft Skills (İletişim Becerileri ya da Yumuşak Beceriler)
- Organizasyonlar ve UX Yönetimi
- UX Araştırmalarında AI Kullanımı ve Etik Kaygılar
- UX’te Spatial Computing (Uzamsal Bilişim)
- Liderlikte Dönüşüm: Nasıl Yapmalı?
Sustainable (Sürdürülebilir) UX
Thorsten Jonas tarafından incelenen sürdürülebilir kullanıcı deneyimi trendi, tasarımın ekoloji üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı hedeflemenin yanı sıra, insan merkezli tasarımın önemini de vurguluyor. 2020 yılı itibariyle internet, %4 oranıyla havayolu şirketlerinden daha fazla karbon emisyonuna sebep oldu. Ayrıca, veri merkezlerinin soğutma için milyonlarca litre su kullanması, doğal su kaynaklarının ısınmasına ve buharlaşarak yerel su kaynaklarının azalmasına yol açtı. Bununla birlikte, güvencesiz ve düşük ücretle çalıştırılan milyonlarca birey ve küçük yerel işletmenin zarar görmesi gibi sosyal kaygılar da deneyimlerimizin olumsuz etkilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Görüyoruz ki, dijital ürünlerin ekosistemi kullanıcı tabanından çok daha geniş ve etki alanı çok daha büyük. Bugüne kadar "kullanıcı"yı merkeze almanın, sürdürülebilir olmayan durumları beraberinde getirdiği gerçeği ortada. Ancak insan merkezli tasarım, çevresel, sosyal ve ekonomik sistemleri bütünsel bir yaklaşımla ele alır ve bugünün ihtiyaçlarını, yarının taleplerini karşılamaktan ödün vermeden çözüme kavuşturur. Peki, bu nasıl mümkün olabilir?
- Ekosistem Odaklı Tasarlayın – Kullanıcıların ötesinde, tasarımlarımızın ekosistem üzerindeki etkisini göz önünde bulundurmalıyız.
- Negatif Etkileri Anlayın – Ürünlerimizin çevresel ve sosyal maliyetlerini analiz ederek, kullanıcı ve iş ihtiyaçlarıyla ilişkilendirmeliyiz.
- Tüm Sürdürülebilirlik Boyutlarını Göz Önünde Bulundurun – CO₂ emisyonlarının ötesinde, sosyal adalet, sağlık ve tüketim gibi sürdürülebilirliğin tüm yönlerini dikkate almalıyız.
- Karbon Dostu Tasarlayın – Web ve uygulama tasarımlarında veri tüketimini azaltarak çevresel etkiyi en aza indirmeliyiz.
- Eşitlik için Tasarlayın – Dijital ürünlerin toplumsal adaletsizlikleri pekiştirmemesini sağlamak için erişilebilirliği ve kapsayıcılığı artırmalıyız.
- Refah ve Adalet için Tasarlayın – Kullanıcıların dikkatini kötüye kullanmak yerine, onların sağlığını ve faydasını ön planda tutmalıyız.
- Sürdürülebilir Kullanıcı Davranışları İçin Tasarlayın – Çevre dostu ve sosyal açıdan adil seçenekleri varsayılan hale getirmeliyiz.
- Doğru Problemleri Çözün – Gerçek sürdürülebilir çözümler üretmek için kısa vadeli yan yollar yerine, temel sorunları ele almalıyız.
- Daha Az ile Tasarlayın – Görsellerden içeriğe, veri depolamadan tüketim alışkanlıklarına kadar her alanda daha az kullanmayı hedeflemeliyiz.
- Sürdürülebilirliği Varsayılan Hale Getirin – Sürdürülebilirliği tasarım sürecine ek bir adım olarak değil, tüm süreçlerin ayrılmaz bir parçası olarak ele almalıyız.
- Yeni Anlatılar Tasarlayın – Sürdürülebilirliğin yalnızca bir maliyet unsuru değil, aynı zamanda iş değeri yarattığını vurgulayan bir bakış açısı oluşturmalıyız.
Risk Yönetiminde UX Araştırması
Yarının ne getireceğini hangimiz biliyoruz? Özellikle de teknolojik gelişmeler, jeopolitik çatışmalar, iklim krizi ve sosyal dönüşümler gibi etkenler karşısında şirketlerin bilinmezlikle mücadelesi oldukça çetin geçiyor. Örneğin, yapay zekanın etkisiyle değişen müşteri davranışları ve işveren beklentilerin sebep olduğu kalifiye eleman azlığı gibi durumlar, gelişmiş ülkelerdeki şirketleri ciddi şekilde etkiliyor. Bu yüzden risk yönetimi, belirsizliğin süregeldiği dönemlerde şirketler için kritik bir rol oynuyor. Ancak UX Araştırması da sürekli bir şekilde kullanıcı davranışı ve geri bildirim analizleriyle, risk yönetiminde oldukça etkili bir görev üstleniyor. Ayrıca, UX Araştırması yalnızca mevcut belirsizliklerin değil, potansiyel risklerin ve trendlerin daha erkenden tespit edilmesinde de şirketlere fayda sağlıyor. UX Araştırması veri temelli içgörüler sunarken, ekiplerle de işbirliği kurularak karar yönetimi en verimli şekilde sağlanabilir. Kısacası gelecekte de UX araştırmasının, yalnızca ürün iyileştirme odaklı olmaktan ziyade, şirketleri daha güçlü ve insan odaklı hale getiren stratejik bir araç haline gelecektir.
Yapay Zeka ve İnsan Merkezli Tasarım
AI, iş dünyasının pek çok noktasında olduğu gibi, tasarım alanında da sayısız endişenin ortaya çıkmasına yol açtı. Özellikle de çalışanların işlerini yapay zekaya kaybetmesi ihtimali sıklıkla ortaya atıldı. Bazen bu kaygıların doğruluğu destek buldu, bazen bir kısmı reddedildi. Ancak Ramy Nassar, işlerin kaybedilmesinden ziyade, yapay zekanın sebep olacağı en büyük değişikliğin, insan merkezli tasarım alanında olacağını öngörüyor. Layout ayarları, duyarlı kırılma noktalarını kontrolü, manuel erişilebilirlik denetimleri ve temel etkileşim kodları gibi oldukça mekanik ve zaman alan işleri yapay zeka teslim alabilir. Ancak tasarımcıya düşen iş ise araştırmaya daha fazla zaman ayırmak olacaktır. 2025 yılında bir tasarım ekibi vaktinin yüzde 15’ini UX araştırması ile geçirirken, bu oranın 5 yıl sonra yüzde 60’a çıkacağı öngörülüyor. Bunun doğal bir sonucu olarak empati, sezgi, bağlamsal kavrama gibi “neden” sorusuna yanıt bulan beceriler tasarımcının eli, kolu olacak. Ancak yapay zeka ile insan merkezli tasarım dönüşümün gerçekleşmesi için tasarımcıların şu 3 ipucuna odaklanması gerekiyor:
- Tasarımcılar 2025'te, AI'yı bir işbirlikçisi olarak kabul etmeli ve mekanik görevleri otomatikleştirerek, "neden" üzerinde odaklanmalıdır.
- İnsan becerilerine yatırım yaparak, derin kullanıcı araştırması ve stratejik öngörü yeteneklerini geliştirmelidirler.
- Tasarımcılar veriyi anlatı ile birleştirerek, sayılarla hikayeler anlatmalıdır.
UX’te Soft Skills (İletişim Becerileri ya da Yumuşak Beceriler)
Kullanıcılar için deneyim tasarlayanların, doğal olarak oldukça yaratıcı, sistemli ve insan ilişkilerinin kuvvetli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle de empati ve insan psikolojisi UX tasarımının merkezinde dahi olsa, bu beceriler tasarımcılara otomatik olarak atanmıyor. Ayrıca Hanna Köhler’in de eklediği gibi, teknik beceriler ölçülebilir çıktılar sağlarken, yumuşak becerilerin ölçme ve değerlendirilmesi de oldukça zor. Bu iletişim becerileri müşterilen acı noktalarını ortaya koymada fayda sağladığı gibi, temel UX alanlarında da (UI tasarımı, kullanıcı araştırmaları ve strateji…) pratik edilmeli ve takım içi - takımlararası işbirliğinde başarı sağlıyor. Özellikle de tasarımcıların yöneticilik gibi daha stratejik pozisyonlara kaymasında da yumuşak beceriler büyük pay sahibi. Bunu destekler şekilde, yine yapay zekanın insan merkezli tasarımı desteklemesindeki rolünü, beceri haritasının yumuşak becerilere ayrılmış alanında hissedeceğimiz öngörülüyor. Wireframing gibi teknik işlerin otomatize edilmesiyle UX tasarımcılar için duygusal zeka ve soyut düşünme gibi beceriler daha kritik hale gelecektir ve bu beceriler çok daha fazla pratik edilecektir.
Organizasyonlar ve UX Yönetimi
UX stratejisinin değeri ürün ya da proje bazında kavranmış olsa da, bunların organizasyona yayılmasında bazı dirençler mevcuttur. Bu direncin kaynağı ise organizasyonun strateji yönünde yeniden yapılandırılmasının bazı belirsizlikler getirmesidir. Örneğin, yeni roller ve sorumlulukların ortaya çıkması, farklı araçlara adaptasyon veya farklı proje yönetimi metotları gibi değişiklikler tasarımcıları konfor alanından dışarı çağırabilir. Ancak bu değişimin doğru yönetilmesi sonucunda UX ilkeleri ve stratejisi organizasyonca benimsenir ve başarı sağlanır. Verena Saibert-Giller, bu değişimi yapılandırmak için iki farklı modelden destek alabileceğimizi belirtiyor:
Kotter’ın 8 Adımlı Değişim Modeli
Jonah Berger’in REDUCE Modeli
UX Araştırmalarında AI Kullanımı ve Etik Kaygılar
UX araştırmalarına yapay zekanın dahil olması heyecan verici olsa da, etik kaygıların da ortaya çıkmasına sebep oluyor. Özellikle de veri gizliliği, bilgilendirilmiş onam ve muhtemel önyargılara dair soru işaretleri artmış durumda. Bu noktada UX araştırmacılarının doğru pratikleri uyguladıklarından emin olmaları gerekiyor. Veri saklama, AI platformlarına veri paylaşıldığında gizlilik ve veri sahipliği sorunları yaratır. Bu endişelerin ortadan kalması için katılımcıların verilerinin nasıl işlendiğini ve saklandığını tam olarak anlaması gerekiyor. AI destekli UX araştırmalarında önyargılar ve halüsinasyonlar, önemli sosyal sorunlara yol açması kuvvetle muhtemel. Sorumlu yapay zeka kullanımı için açık yönergeler ve onam süreçlerinin oluşturulması da ekiplere düşen görevler arasında yer alıyor. Bu noktada, UX araştırmalarında tüm bu potansiyel tehditlere karşın organizasyonlar güvenli AI için kendi iç politikalarını oluşturmalıdır. Bu iç politikalar yapay zekanın sorumlu kullanımı için veri güvenliği, önyargıların ortadan kaldırılması ve şeffaflık için standartlar belirlemelidir. Son olarak, AI'nin veri işleme yetenekleri göz önünde bulundurularak, UX araştırmalarında veri hassasiyeti yeniden değerlendirilmeli ve sektör genelinde standartlaştırılmış çerçeveler oluşturulması gerektiği de raporda kendine yer buluyor.
UX'te Spatial Computing (Uzamsal Bilişim)
UX’in 90’lı yıllarda yarattığı etkiyi ve boyutunu hatırlayalım. Çünkü UX, tasarımla nelerin değişebileceğini gösterdi ve kaotik teknolojinde dünyasına düzen, çözüm ve başarı getirdi. Ancak, UX bugün artık bizi heyecanlandırmaya yetmiyor. Trendler geliyor ve geçiyor. Kısacası UX artık bir standart haline geldi ve standart çıktılarla eski görkeminden uzaklaştı. Ama UX dünyasında yeni gelişmelerde kapıda. Bu gelişme ise uzamsal hesaplama ve üç boyutlu tasarım olacak gibi duruyor. Jared Huke’un belirttiğine göre uzamsal bilişim AR (Artırılmış gerçeklik) ve VR (Sanal gerçeklik) gibi trendlerden daha farklı ve alameti farikası ise dijital ve fiziksel dünyanın birbirinin içine geçtiği deneyimler yaratması. UX alanının yeniden görkemli bir dönüşünün uzamsal bilişim ile gelecek olmasının sebebi ise, bu yeni alana dair çözülmemiş pek çok soru olması. Yani, 90’lardaki kaosa düzen getiren UX’i, yeni bir görev bekliyor.
Liderlikte Dönüşüm: How Might We (Nasıl Yapmalı)?
Özet
2025 ve daha sonrası için UX trendlerini incelediğimiz bu rapor, sürdürülebilirlik ve insan merkezli tasarımın geleceği şekillendireceğini vurguluyor. Bunun yanı sıra yapay zekanın çok sayıda görev üstlenmesi ile tasarımcıları daha strateji odaklı işler beklerken, iletişim becerilerinin öneminin de artacağı öngörülüyor. Aynı zamanda yapay zekanın tasarımda yeni roller edinmesi de insan merkezli tasarımın adaptasyonunu hızlandıracağa benziyor. Tüm bunlar olurken UX stratejisinin ise artık ürün ve proje bazında olmaktan çıkıp tüm organizasyona sirayet etmesi bekleniyor. Ancak bu değişim pek çok zorluğu beraberinde getirse de, REDUCE ve 8 Adımlı Değişim Modelleri ile bu zorlukların elimine edilmesi tavsiye ediliyor. Ayrıca rapor, UX alanında ses getirecek en büyük trendin uzamsal hesaplama olacağı tahmininde bulunurken, “How Might We” sorularıyla da UX alanındaki etkili değişimlerin sağlıklı şekilde gerçekleşmesi için ipuçlarıyla da sonlanıyor.