UI tasarımcısının bir gününde verdiği onlarca kararın hiçbirini fark ettiğin oldu mu? Sabah ekranda açılan renk paletinden akşam teslim edilen prototipin son butonuna kadar, aslında sürekli stratejik tercihler yapıyoruz. Ve bu kararların her biri kullanıcının deneyimini, hatta işin başarısını doğrudan etkiliyor.

Peki bu kararları nasıl alıyoruz? Sadece "güzel duruyor" mu diyoruz, yoksa her seçimin arkasında sağlam bir gerekçe mi var? İşte tam burada çoğu tasarımcının zorlandığı nokta ortaya çıkıyor: sezgi ile veri arasında doğru dengeyi kurmak.

Brick Institute'un ücretsiz "Bir UI Designer'ın Karar Alma Süreçleri" eğitiminde, 18 yıllık deneyime sahip Senior UI Designer Uğur Anlak ile birlikte günlük karşılaştığımız karar verme zorluklarına pratik çözümler bulduk. Bir kelime değişikliğinin nasıl %12 başarı artışı yarattığından, ekip içi fikir ayrılıklarını nasıl çözeceğinize kadar—hepsini gerçek vakalarla keşfettik.

Tasarım Kararlarının Stratejik Önemi

Tasarımcılar fark etmese bile, her gün onlarca kritik karar veriyor. Bir butonun konumundan renk paletine, bir metnin ifade şeklinden sayfa akışına kadar, verdiğiniz her tasarım kararı aslında kullanıcı deneyiminin kaderini belirliyor.

Günlük Tasarım Kararlarının İş Sonuçlarına Etkisi

Bu kararların büyüklüğü sadece görünen etkisiyle ölçülmez. Basit görünen bir kelime değişikliği bile iş sonuçlarında ciddi farklar yaratabilir. Terminoloji seçimleri, kullanıcı akışındaki ufak değişiklikler veya görsel hiyerarşideki ince ayarlar, tamamlama oranlarını önemli ölçüde artırabilir ve iptal oranlarını düşürebilir.

Küçük Detayların Büyük Sonuçları

Her tasarım öğesi aslında bir hikaye anlatır. Bir butonun rengi güven verebilir veya tedirginlik yaratabilir. Bir başlığın yazı tipi profesyonellik hissi verebilir veya sıradan görünebilir. Bir form alanının yeri kullanıcının işlemi tamamlamasını kolaylaştırabilir veya karmaşık hale getirebilir.

Tasarım Kararları Neden Stratejik Hikayelerdir

Tasarım kararları sadece estetik tercihler değildir - bunlar stratejik hikayelerdir. Her renk seçimi, her buton yerleştirmesi, her metin değişikliği kullanıcının davranışını etkiler ve nihayetinde işin başarısını belirler. Bu nedenle her kararda stratejik düşünce sürecini aktif tutmak gerekir.

‍

Üç Temel Karar Verme Yaklaşımı

Tasarım dünyasında kararlarınızı üç farklı yaklaşımla verebilirsiniz. Her birinin kendine özel güçlü yönleri var ama hiçbiri tek başına mükemmel değil.

1. Sezgisel Yaklaşım: İç Güdüye Güvenme

Sezgisel tasarımcılar iç güdülerine güvenir. Yıllarca biriken deneyim, kullanıcı davranışlarıyla ilgili içgörüler ve tasarım duygusunun birleşimiyle hızlı kararlar alırlar. Bu yaklaşımın en büyük avantajı hızdır. Verilerin henüz elimizde olmadığı durumlarda ilerlememizi sağlar.

Ancak sezgisel kararların bir sorunu var: ölçümlemesi zor. "Ben böyle hissettim" veya "deneyimlerime göre bu doğru" gibi açıklamalar, özellikle veri odaklı kültürlerde ikna edici gelmiyor. Ayrıca kişisel önyargılarımızın kurbanı olma riski de taşır.

2. Veriye Dayalı Yaklaşım: Sayılarla Karar Alma

Veriye dayalı tasarımcılar her kararlarını A/B testler, kullanıcı araştırmaları ve ölçümlerle destekler. Bu yaklaşım özellikle büyük ölçekli projelerde ve paydaş ikna süreçlerinde çok değerli. Sayısal kanıtlar, tasarım kararlarınızı tartışılmaz hale getirir.

Fakat sadece veriye dayalı yaklaşımın da riskleri var. Kullanıcıyı sayılara indirgeyebilir, duygusal bağlantıyı kaybettirebilir. Ayrıca her zaman test edebileceğiniz veriye sahip olmayabilirsiniz. Bu durumda karar alma süreçleriniz yavaşlayabilir.

3. Konsensüs Yaklaşımı: Ekiple Birlikte Karar Alma

Konsensüs yaklaşımı, tasarım kararlarını ekiple demokratik bir süreçte alır. Bu yöntem ekip uyumunu artırır, farklı perspektifleri değerlendirir ve kararların sahiplenilmesini sağlar. Özellikle büyük değişiklikler öncesinde ekip desteği almak için çok değerli.

Ancak konsensüs yaklaşımının da zayıflıkları var. Çok fazla görüş alındığında karar alma süreci uzayabilir. Bazen "komite tasarımı" dediğimiz, kimsenin tam olarak memnun olmadığı ama herkesi az çok tatmin eden orta yol çözümler ortaya çıkabilir.

Dengeli Yaklaşım: Üç Gücün Birleşimi

Gerçekte en etkili tasarımcılar, bu üç yaklaşımı duruma göre dengeli şekilde kullanır. Sezgi ile başlayıp veriye dayalı doğrulama yapar, ekip konsensüsüyle güçlendirir. Bu hibrit yaklaşım, hem hızlı hem güvenilir hem de sürdürülebilir kararlar almanızı sağlar.

‍

Tasarımda Karar Alanlarını Anlamak

Tasarım kararlarınızı verirken hangi alanlarda hangi kararların kritik olduğunu bilmek önemli. Her karar alanının kullanıcı deneyimi üzerinde farklı etki seviyeleri var.

Görsel Hiyerarşi Kararları

Sayfadaki öğelerin önem sırası, kullanıcının dikkatini nasıl yönlendireceğinizi belirler. Hangi başlığın daha büyük olacağı, hangi butonun daha belirgin renkle vurgulanacağı gibi kararlar kullanıcının sayfayı okuma şeklini tamamen değiştirir.

Görsel hiyerarşi kararlarınızı verirken, kullanıcının görevini tamamlamak için hangi bilgilere hangi sırada ihtiyaç duyduğunu düşünün. Ana aksiyonu destekleyen öğeler öne çıkarılmalı, dikkat dağıtıcı unsurlar arka plana atılmalı.

Bilgi Mimarisi ve Kullanıcı Akışları

Kullanıcı uygulamanızda nasıl gezinecek? Hangi adımları takip edecek? Bu kararlar ürününüzün kullanılabilirliğini doğrudan etkiler. Karmaşık akışları basitleştirmek, gereksiz adımları elemek, kullanıcıyı hedefine en kısa yoldan ulaştırmak temel prensiplerimiz olmalı.

Özellikle e-ticaret, finansal işlemler gibi adım adım süreçlerde bu kararlar kritik önem taşır. Kullanıcı akışında yapacağınız küçük iyileştirmeler, dönüşüm oranlarında büyük farklılıklar yaratabilir.

Mikro Etkileşimler

Butona basıldığında ne olacak? Yüklenme anında kullanıcı ne görecek? Form hatası nasıl gösterilecek? Bu küçük detaylar aslında kullanıcının ürününüze olan güvenini ve memnuniyetini belirler.

Mikro etkileşim kararları kullanıcının duygusal bağını güçlendirir. Başarılı bir işlem sonrası kutlama animasyonu, hata durumunda yardımsever bir ton, işlemler sırasında açık geri bildirimler kullanıcı deneyimini insani hale getirir.

‍

Gerçek Vaka: Kelime Seçiminin Gücü

Bir giyim e-ticaret projesinde karşılaşılan durumu inceleyerek, küçük tasarım kararlarının nasıl büyük etkiler yaratabileceğini görelim.

Sorunun Tanımlanması

Kullanıcılar ödeme sayfasında "kampanya kodu" alanını görünce kafası karışıyordu. Bazıları ellerindeki hediye kartı kodunu buraya giriyor, sistem kabul etmeyince işlemi yarım bırakıyordu. Müşteri hizmetlerine gelen şikayetler artmış, tamamlama oranları düşmüştü.

İlk bakışta basit bir terminoloji sorunu gibi görünse de, aslında kullanıcı zihin modeliyle tasarımcı zihin modelinin uyuşmadığı bir durumdur. Tasarımcılar "kampanya kodu" derken indirim kuponu kodlarını kastediyorken, kullanıcılar tüm kod tiplerini aynı kategori olarak algılıyordu.

Çözüm Süreci

Takım önce kullanıcı davranışlarını analiz etti. Heat map verileri "kampanya kodu" alanına hediye kartı kodlarının girilmeye çalışıldığını gösteriyordu. Müşteri hizmetleri kayıtları da aynı sorunu doğruluyordu.

Çözüm iki aşamalı oldu: Önce terminolojiyi değiştirmek, sonra akışı ayırmak. "Kampanya kodu" yerine "indirim kodu" kullanıldı, "hediye kartı kodu" ayrı bir alan haline getirildi. Bu basit değişiklik kullanıcı zihin modeline daha uygun hale geldi.

Sonuçlar ve Etkiler

Bu küçük değişikliğin etkisi şaşırtıcıydı:

• Tamamlama oranı %12 arttı
• İptal oranları %8 azaldı
• Müşteri hizmetlerine gelen "kod çalışmıyor" şikayetleri neredeyse tamamen ortadan kalktı
• Market store puanı 2.1'den 4.5'e yükseldi

Bu vaka bize gösteriyor ki, tasarım kararlarının etkisini tahmin etmek her zaman mümkün değil. Bazen basit görünen değişiklikler beklenenden çok daha büyük sonuçlar doğurabilir. Önemli olan, kullanıcı perspektifini anlayıp buna uygun kararlar almak.

‍

Sezgi ve Veri Arasındaki Denge

Tasarım kararlarında sezgi ile veriyi karşıt güçler olarak görmek yanlış bir yaklaşım. Aslında bu ikisi birbirini tamamlayan, destekleyen unsurlar. En başarılı tasarımcılar bu dengeyi doğru kurabilen kişiler.

Sezginin Rolü

Sezginiz, yılların verdiği deneyim birikiminin kristalleşmiş hali. Kullanıcı davranışları hakkında bilinçsizce topladığınız bilgiler, tasarım ilkeleri, estetik anlayışınız - bunların hepsi sezginizi besler.

Sezgi özellikle belirsizlik durumlarında değerli. Elimizde yeterli veri yokken, proje başlangıcında, hızlı kararlar alması gerektiğinde sezginiz size yol gösterir. İyi bir tasarımcının sezgisi, rastgele tahminlerden çok daha güvenilir.

Verinin Gücü

Veri ise sezginizi doğrular veya yanlışlar. Kullanıcıların gerçekte nasıl davrandığını, hangi çözümlerin işe yaradığını, hangi varsayımlarımızın doğru olduğunu gösterir. Veri olmadan sezgileriniz birer önyargıya dönüşebilir.

A/B testleri, kullanıcı araştırmaları, analitik veriler tasarım kararlarınızı objektif bir temele oturtur. Özellikle büyük ölçekli değişikliklerde ve paydaşları ikna etmeniz gerektiğinde veri vazgeçilmez.

İkisini Birleştirmek

En etkili yaklaşım, sezgiyle başlayıp veriyle doğrulamak. İlk tasarım kararlarınızı sezginize güvenerek hızlıca alın. Sonra bu kararları test ederek, ölçerek, gerçek kullanıcı davranışlarıyla karşılaştırarak doğrulayın.

Bu süreç döngüsel olmalı. Veri size beklemediğiniz sonuçlar gösterdiğinde sezginizi güncelleyin. Her test, her kullanıcı geri bildirimi sezginizi güçlendirir, bir sonraki kararlarınızı daha doğru almanızı sağlar.

‍

Tasarım Kararlarını Etkili Savunma Yöntemleri

Doğru tasarım kararı almak kadar, bu kararları ekibinize ve paydaşlarınıza doğru şekilde sunmak da kritik. Zayıf bir sunum güçlü bir kararı bile değersizleştirebilir.

Kaçınılması Gereken Zayıf Savunma Yöntemleri

"Ben böyle hissettim" veya "Bana göre bu daha güzel" gibi subjektif açıklamalar profesyonel ortamlarda ikna edici değil. Kişisel tercihlerinizi genel geçer kurallar olarak sunmak da aynı şekilde zayıf kalır.

"Herkes böyle yapıyor" veya "Trend böyle" gibi argümanlar da sorunlu. Başkalarının yaptığını kopyalamak, sizin özel durumunuzu ve kullanıcı ihtiyaçlarınızı göz ardı edebilir. Her projenin kendine özel dinamikleri var.

"Benim deneyimim şöyle diyor" ifadesi de dikkatli kullanılmalı. Deneyim değerli ama tek başına yeterli değil. Deneyimlerinizi mevcut proje bağlamında açıklayabilmeniz gerekiyor.

Güçlü Savunma Stratejileri

Veriye dayalı açıklamalar en güçlü argümanlarınız. "A/B testinde %15 daha iyi performans gösterdi" veya "Kullanıcı araştırmasında %80 katılımcı bu akışı daha kolay buldu" gibi somut sayılar tartışılmaz kanıtlar sunar.

Kullanıcı hikayelerine dayalı açıklamalar da çok etkili. "Kullanıcının şu adımda kafası karışıyor çünkü şu bilgiyi görmüyor" gibi empati odaklı açıklamalar, kararınızın arkasındaki mantığı net şekilde ortaya koyar.

İş hedefleriyle bağlantı kurmak da kritik önem taşır. "Bu değişiklik dönüşüm oranımızı artırır çünkü kullanıcı daha az adımda hedefine ulaşır" gibi açıklamalar, tasarım kararınızın iş değerine katkısını gösterir.

Karşı Görüşlerle Başa Çıkma

Ekip içinde farklı fikirler ortaya çıktığında, bu durumu fırsat olarak görün. Farklı perspektifler tasarım kararlarınızı güçlendirir. Karşı görüş geldiğinde savunma moduna geçmek yerine, birlikte doğru çözümü bulma moduna geçin.

"Alternatif önerisi de değerli, birlikte test edelim" yaklaşımı hem saygılı hem de yapıcı. İki farklı yaklaşımı A/B test ile karşılaştırarak, verinin kararı vermesini sağlayabilirsiniz.

Bu süreçte ego devreye girmemeli. Amacınız kendi fikrinizi kabul ettirmek değil, kullanıcılar için en iyi çözümü bulmak olmalı. Bu yaklaşım hem işin kalitesini artırır hem de ekip içi ilişkileri güçlendirir.

‍

Ekip İçi Dinamikler ve Konsensüs Oluşturma

Tasarım kararları hiçbir zaman tek başına alınmamalı. Modern ürün geliştirme süreçlerinde tasarımcı, geliştirici, ürün yöneticisi, pazarlamacı ve diğer paydaşların koordineli çalışması şart. Bu dinamiği doğru yönetmek, kararlarınızın başarıyla hayata geçmesini sağlar.

Paydaş Yönetiminin Önemi

Her paydaşın farklı öncelikleri ve bakış açıları var. Geliştiriciler teknik uygulanabilirlik açısından, ürün yöneticileri iş hedefleri açısından, pazarlamacılar satış etkisi açısından değerlendirme yapar. Bu farklılıkları anlayıp kararlarınızı bu perspektiflere göre sunmalısınız.

Tasarım kararınızı sunarken her paydaşın dilinde konuşun. Geliştiriciye teknik avantajları, ürün yöneticisine iş etkilerini, pazarlamacıya kullanıcı deneyimi iyileşmelerini vurgulayın. Aynı kararı farklı açılardan desteklemek, konsensüs oluşturmanızı kolaylaştırır.

Ekip İçi İletişim Teknikleri

Tasarım kararlarınızı paylaşırken şeffaflığı sağlayın. Karar alma sürecinizi, değerlendirdiğiniz alternatifleri, tercih sebeplerinizi açıklayın. Bu yaklaşım ekibin kararı sahiplenmesini ve desteklemesini sağlar.

Düzenli tasarım incelemeleri ve geri bildirim oturumları organize edin. Kararları aldıktan sonra değil, alma sürecinde ekibin görüşlerini alın. Bu proaktif yaklaşım, son dakika değişikliklerini ve sürpriz itirazları önler.

Çatışma Çözümü

Ekip içinde tasarım konularında fikir ayrılıkları yaşandığında, bu durumu yaratıcı gerilim olarak değerlendirin. Çatışmalar doğru yönetildiğinde daha iyi çözümlerin ortaya çıkmasını sağlar.

Fikir ayrılığı yaşandığında önce tüm görüşleri dinleyin ve anlayın. Her tarafın endişelerini ve önerisinin arkasındaki mantığı kavrayın. Sonra bu farklı perspektifleri bir araya getirip hibrit çözümler geliştirmeye odaklanın.

‍

Hızlı ve Stratejik Karar Alma Teknikleri

Tasarım projelerinde zamanın kıymetli olduğu durumlarla sık karşılaşırsınız. Bu durumlarda hem hızlı hem de doğru kararlar alabilmeniz için sistemli yaklaşımlara ihtiyaç var.

Pareto İlkesini Tasarımda Uygulamak

%20'lik çabanın %80'lik sonuca yol açtığı Pareto ilkesi, tasarım kararlarında da geçerli. Hangi kararların kullanıcı deneyiminde en büyük etkiyi yaratacağını tespit edip öncelik verin.

Örneğin, ana sayfa tasarımında hero section'daki call-to-action butonu, footer'daki sosyal medya ikonlarından çok daha kritik. Enerji ve zamanınızı yüksek etkili alanlara odaklayın, detay polisajını sonraya bırakın.

Bu yaklaşım özellikle sıkı son teslim tarihli projelerde hayati önem taşır. MVP (Minimum Viable Product) tasarımı yaparken hangi özelliklerin çekirdek olduğunu, hangilerinin olsa iyi olur kategorisinde olduğunu ayırt etmenizi sağlar.

Karar Matrisini Kullanma

Kompleks kararlar için efor-etki matrisini kullanın. Y ekseninde çaba, X ekseninde etki olacak şekilde dört kadran oluşturun:

Düşük Efor, Yüksek Etki (Quick Wins): Bu alandaki kararları öncelikle uygulayın. Renk değişiklikleri, metin güncellemeleri, basit layout iyileştirmeleri bu kategoriye girer.

Yüksek Efor, Yüksek Etki (Major Projects): Stratejik değer taşıyan büyük projeler. Planlama gerektirir ama uzun vadede büyük getiri sağlar.

Düşük Efor, Düşük Etki (Fill-ins): Boş kaldığınızda yapabileceğiniz küçük iyileştirmeler.

Yüksek Efor, Düşük Etki (Time Sinks): Bu kategorideki kararlardan kaçının. Kaynak israfına yol açar.

Zaman Baskısı Altında Karar Alma

Acil kararlar almanız gerektiğinde, mükemmel çözüm arayışına girmeyin. "Yeterince iyi" olan çözümü hızla uygulayıp, sonrasında iteratif olarak iyileştirin.

Bu durumlarda deneyimli tasarımcılardan hızla görüş alın, benzer problemlerin çözümlerini araştırın, basit kullanıcı testleri yapın. Kapsamlı araştırma yerine hızlı doğrulama yöntemleri kullanın.

‍

Başarı Ölçümleri ve Kararların Değerlendirilmesi

Tasarım kararlarınızın etkisini ölçmeden öğrenme döngüsünü tamamlayamazsınız. Her karar sonrasında belirlediğiniz kriterlere göre başarıyı değerlendirmek, bir sonraki kararlarınızı daha bilinçli almanızı sağlar.

Ölçüm Kriterlerinin Belirlenmesi

Her tasarım kararı öncesi nasıl başarıyı ölçeceğinizi tanımlayın. Bu kriterler projenin amacına göre değişebilir:

Kullanıcı Deneyimi Metrikleri: Görev tamamlama oranı, hata oranı, görevdeki süre, kullanıcı memnuniyet skorları

İş Metrikleri: Dönüşüm oranı, hemen çıkma oranı, kullanıcı başına gelir, müşteri yaşam boyu değeri

Teknik Metrikler: Sayfa yükleme süresi, erişilebilirlik uyumluluğu, mobil duyarlılık

Önemli olan, her karar için en ilgili olanları seçmek. Tüm metrikleri takip etmeye çalışmak yerine, o karar için kritik olan 2-3 metriğe odaklanın.

Geri Bildirim Mekanizmaları

Kullanıcı geri bildirimlerini sistematik şekilde toplama süreçleri oluşturun. Uygulama mağazası değerlendirmeleri, uygulama içi geri bildirim araçları, kullanıcı görüşmeleri, destek talepleri - bunlar tasarım kararlarınızın gerçek etkilerini anlamanızı sağlar.

Giyim projesi örneğinde olduğu gibi, mağaza puanındaki değişimler de önemli göstergeler. 2.1'den 4.5'e yükselen puan, küçük bir terminoloji değişikliğinin nasıl büyük etki yarattığını gösteriyor.

İteratif İyileştirme Süreci

Hiçbir tasarım kararı nihai değildir. Ölçüm sonuçlarına göre kararlarınızı revize etmeye açık olun. Başarılı olan kararları diğer alanlara adapte edin, başarısız olanlardan ders çıkarın.

Bu sürekli öğrenme döngüsü, hem kişisel gelişiminizi hem de ürünün evrimini sağlar. Her iterasyon tasarım anlayışınızı derinleştirir, sezgilerinizi güçlendirir.

‍

Sonuç

Tasarım kararlarının arkasındaki stratejik düşünce süreci, başarılı ürün deneyimlerinin temel taşıdır. Her renk seçiminden kullanıcı akışına, her mikroetkileşimden terminoloji kararına kadar verdiğiniz seçimler, kullanıcının ürününüzle kurduğu bağın kalitesini belirler.

Bu rehberde öğrendiklerinizi uygulayarak:

• Sezgi, veri ve ekip konsensüsünü dengeli şekilde birleştirebilirsiniz
• Tasarım kararlarınızı etkili şekilde savunabilirsiniz
• Ekip içi dinamikleri doğru yöneterek konsensüs oluşturabilirsiniz
• Zaman baskısı altında bile stratejik kararlar alabilirsiniz

Giyim e-ticaret projesindeki "kampanya kodu" örneği gösteriyor ki, en küçük detaylar bile büyük dönüşümler yaratabilir. Önemli olan, kullanıcının zihin modelini anlamak ve tasarım kararlarınızı bu anlayış üzerine inşa etmek. Sürekli ölçüm, iterasyon ve öğrenme döngüsüyle desteklenen bu yaklaşım, tasarım kararlarınızı tahmin edilebilir başarı araçlarına dönüştürür.

Tasarım dünyasında teknoloji ve kullanıcı beklentileri hızla evrilirken, karar verme süreçlerinizi sistematik hale getirmek artık lüks değil, zorunluluk haline geldi. Yarının tasarımcıları, veriye dayalı sezgileri ve stratejik düşünce süreçleriyle, kullanıcı deneyiminde gerçek değer yaratan kararlar alacak.

‍

Tasarım Becerilerinizi Geliştirin: UI Eğitimi

Bu rehberde öğrendiğiniz karar alma süreçlerini pratiğe dökmek ve tasarım becerilerinizi profesyonel seviyeye taşımak için Brick Institute UI Eğitimi'ne katılın.

7 haftalık kapsamlı programda temel tasarım prensiplerinden tasarım sistemlerine, uygulamalı egzersizlerden sunum tekniklerine kadar tüm süreçleri Senior UI designer Uğur Anlak ile birlikte öğrenin. Figma üzerinde gerçek projeler geliştirerek portfolyonuzu güçlendirin ve profesyonel tasarımcı olma yolculuğunuzda önemli bir adım atın.

Eğitim İçeriği ve Yapısı

Temel Tasarım Prensipleri: Hiyerarşi, renk, beyaz alan, tipografi, ikon gibi elementlerin nasıl oluşturulacağını ve uygulanacağını öğreneceksiniz.

Uygulamalı Tasarım Egzersizi: Eğitmenler eşliğinde Figma üzerinden ilk tasarımlarınızı yapmaya başlayacak ve püf noktaları ile doğru ve güzel tasarımların sırlarını öğreneceksiniz.

Tasarım Sistemi: Arayüzünüzdeki elementleri nasıl düzenleyeceğinizi uygulamalarla pekiştirecek ve eğitmenlerin geri bildirimleriyle iyileştirmeler yapacaksınız.

Sunum Teknikleri: Tasarımınızı nasıl mantıklı temeller üzerine kuracağınızı ve bu temeller sayesinde başkalarına nasıl açıklayacağınızı anlayacağınız, etkili sunum tekniklerini keşfedeceksiniz.

Eğitim tamamen online (Zoom üzerinden) ve çalışan dostu saatlerde gerçekleşir. Bu eğitime katılmak için orta seviyede Figma bilgisi gerekmektedir.

Eğitime katılım gösteren herkes Katılım Sertifikası almaya hak kazanacak ve eğitim sonunda portfolyoya ekleyebileceğiniz gerçek tasarım projeleri tamamlamış olacaksınız.

Eğitimden Kimler Faydalanabilir

Jr UI Tasarımcıları, Jr Grafik Tasarımcılar, Jr Web Geliştiriciler, arayüz tasarımı projelerini yönetenler, multidisipliner bir ekipte görev alan profesyoneller ve arayüz tasarımı süreçlerine ilgi duyan herkes katılabilir!

‍